Sedef Hastalığı Belirtileri

Ahmet

Sedef hastalığı kronik, tedavisi olmayan fakat baskılanabilen bir cilt hastalığıdır. Plak sedef ise sedef hastalığının en çok görülen çeşidi olarak bilinmektedir ve cildin üzerinde birçok yerde kırmızı plaklar bulunmaktadır. Ayrıca bunların üstü de gümüşümsü bir yapıyla kaplanmıştır. Genellikle kollar, bacaklar,gövdenin veya kafa derisinde bulunurlar. Tipik olarak görülen alanlar ise diz, dirsek ve aşağı kısımlar olmaktadır.

Sedef hastalığı bulaşıcı bir hastalık olmamasına karşın genetik olarak aktarılabilen bir hastalıktır. Yapılan araştırmalara göre sedef hastalığı bağışıklık sisteminden kaynaklanan bir hastalık olabilmektedir. Sedef hastalığının ilerlemesine neden olan başlıca faktörler ; sigara içmek, alkol kullanmak, güneş yanıkları ve HIV virüsüdür. Plak sedef hastalığı olan kişilerin büyük bir oranı aynı zamanda Psöriyatik sedef hastalığı da bulunmaktadır. Plak Psöriyatik sedef hastalığı olan kişilerde genellikle eklem iltihapları görülmektedir.  Aynı zamanda plak Psöriyatik sedef hastalığı gittikçe başka hastalıkların da çıkmasına neden olabilmektedir; Püstür sedef hastalığı ve Eritroderma sedef hastalığı bunlara örnektir. Püstüler sedef hastalığında, kırmızı renkli olan cilt ayrıca küçük iltihaplı su kabarcıkları da içermektedir. Eritroderma sedef hastalığında ise geniş bir alan kırmızıdır ve ciltte soyulmalar meydana gelmektedir.

Sedef hastalığı hem çocuklarda hem de yetişkinlerde görülebilen bir hastalıktır ve erkek ve kadınlarda görülme yüzdeliği eşittir. Fakat kadınlarda plak sedef hastalığı daha erken yaşlarda görülmektedir. Psöriyatik sedef hastalığı ise genellikle 57-60 yaş arasında görülmektedir.

Yapılan araştırmalara göre ırk farkı gözetmeksizin görülebilen bir hastalıktır ve batı Avrupa’da ve İskandinavya’da görülme yüzdeliği diğer ülkelere  göre oldukça fazladır.

Sedef Hastalığı Nedenleri ve Risk Faktörleri
Araştırmalara göre bağışıklık sistemi güçlü olmayan kişilerde sedef hastalığı görülme yüzdeliği daha fazladır. Bağışıklık sistemi beyaz kan hücrelerini ( bağışıklık sistemi hücreleri) üretmekle görevlidir.T lenfositleri ciltte enfeksiyonu tetikleyebilmektedir. Aynı zamanda T hücreleri vücut hücrelerinin gelişmesini hızlandırır ve ciltte oluşan plakların artmasına neden olabilir.

Ayrıca genetik faktörlerde sedef hastalığı için oldukça önemlidir. Genetik olarak sedef hastalığı taşıyan kişilerde sedef hastalığı görülme oranı daha fazladır. Eğer anne ve baba sedef hastalığına sahipse, çocuğun sedef hastası olma oranı yüzde ellidir. Sedef hastalığına sahip insanların üçte biri , ailesinde en az bir tane sedef hastası olan bir birey vardır. Böyle bir durumda, sedef hastası olma ihtimali olan bir kişi için herhangi bir önlem alınamaz. Yapılabilecek en uygun yol ise sedef hastalığını tetikleyen durumlardan kaçınmaya çalışmaktır çünkü önlemek mümkün değildir.

Ciddi Olan Risk Faktörleri
Deride yaralanmalar: Ciltte meydana gelen yaralanmalar bazı durumlarda plak sedef hastalığıyla ilişkili olabilmektedir. Örneğin, cildin iltihap kapması, cilt iltihaplanmaları ve çizikler sedef hastalığını tetiklemektedir.

Güneş Işığı: Çoğu kişi güneş ışığının sedef hastalığına iyi gelebileceğini düşünmektedir ve phototerapi tedavisi önermektedirler. Fakat , diğer bulgulara göre ise güneş ışığının fazla alınması sedef hastalığını tetiklemektedir.

Streptokoksit enfeksiyonlar: Streptokoksit olan boğaz enfeksiyonları benekli sedef hastalığını tetiklemektedir ve genellikle ciltte küçük kırmızı benekler şeklinde görünürler.

HIV: Sedef hastalığı aids hastalığı olan kişilerde daha ağır bir süreç izlemektedir. Fakat, genellikle HIV virüsü sedef hastalığının etkisini baskılamaktadır.

Bazı İlaçlar: Bazı ilaçlar sedef hastalığını daha da ağırlaştırmaktadır. Bunlardan birkaçı aşağıda verilmektedir:

Lityum: Genellikle Bipolar  hastalığının tedavisnde kullanılan ilaçlarda bulunmaktadır.

Beta-blökörler: Genellikle yüksek kan basıncı olan hastaların tedavisinde kullanılan ilaçlardır.

Maliria hastalığının tedavisinde kullanılan ilaçlar: Genellikle malarya, eklem yangısı ve verem tedavisinde kullanılan ilaçlardan kaynaklanabilmektedir.

İltihaplanmayı azaltan ilaçlar: Motrin, Advil ve Aleve gibi ilaçlarda sedef hastalığına neden olabilmektedir.

Stres: Kişinin psikolojilinin bozuk olması ve kaygılı olması da sedef hastalığını artırabilmektedir.

Sigara içmek: Sigara içmek kronik plak sedef hastalığına yol açabilmektedir.

Alkol kullanmak: Alkol de sedef hastalığını tetikleyen bir neden olarak bilinmektedir. Alınan alkol miktarı ise sedef hastalığını tetikleme yüzdeliğini değerlendirmek için bir kıstas olarak kullanılmamaktadır.

Hormon Değişimleri: Sedef hastalığının kötüye doğru gitmesi , hormonsal değişimlerle dalgalanabilmektedir. Aynı zamanda hormonsal değişimin en fazla olduğu zamanlar olan ergenlik ve hamilelikte daha fazla risk söz konusu olabilmektedir.

Plak sedef hastalığında görülen belirtiler, artan kırmızı benekler, kafa yüzeyindeki, diz ve dirseklerdeki pul görünümüdür. Bu kabarıklıklar kaşınma ve yanma etkilerini de beraberinde getirmektedir. BU belirtiler birkaç haftada geçebildiği gibi aylar boyunca da devam edebilmektedir.

Plakların Genel Özellikleri
Genellikle 1 cm den başlayarak daha büyük boyuta ulaşabilen bir alan söz konusudur ve yaraların yayılıp yayılmaması ise kişiden kişiye değişkenlik gösterebilmektedir. Alanın şekli ise genellikle daireseldir ve genellikle yayılma sınırı olarak kesin bir veri bulunmamaktadır. Küçük hasta yüzeyler zamanla birleşerek daha büyük yüzeyleri oluşturabilmektedir.

Plakların etrafında genellikle yüzük yada halka olarak bilinen alanlar bulunmaktadır ve bu halkalar genellikle tedaviden sonra fark edilebilmektedir.

Kırmızı Renk: Kan dolaşımının etkisiyle görünen ve enfeksiyondan kaynaklı oluşan bir durumdur.

Kabuk: Sedef hastalığından dolayı oluşan kabuklar genellikle küçük boyutlu ve gümüş-beyaz renkli olmaktadır. Kabukların kalınlığı ise kişiden kişiye değişebilmektedir. Kabuk ortadan kaldırıldığında ise deri altı düz, kırmızı ve parlak görünümde olmaktadır. Parlak görünümde olan ciltte genellikle küçük noktalardan kanama olabilmektedir.

Simetri: Psöriyatik olan sedef hastalığında genellikle bir simetri söz konusudur. Vücudun her iki tarafında da aynı bölgelerde hastalıklı alanlar görülmektedir.

Tırnaklar: Tırnakların fizyolojisinde değişimler de sedef hastalığı belirtileri arasında yer almaktadır.Tırnaklarda küçük girintiler ve oyuklar görülebilmektedir. Aynı zamanda tırnaklar kırmızıdan renksiz bir görüme dönmeye başlar.

Çocuklarda Görülen Sedef Hastalığı

Çocuklarda görülen sedef hastalığı yetişkinlerde görülen sedef hastalığına göre birçok farklılık içermektedir. Çocuklarda daha hafif boyutta fizyolojik etkiler görülmektedir.Çocuğun vücudunda görülen yerler genellikle eklem bölgeleridir. Aynı zamanda çocukların yüz bölgesinde daha çok görülen bir hastalık çeşididir.

Vücudun diğer alanlarında da görülen bir hastalıktır ve kollarda, bacaklarda , sırtta  ve kafada plak sedef hastalığının görülme oranı oldukça fazladır.  Ayrıca birden fazla çeşidi olduğu bilinen sedef hastalığı, genital bölgede göğüs altında , kalçada ,koltuk altında da görülebilmektedir. Yaranın olduğu bu alanlarda kaşınma ve yanma hissedilmektedir.

Sedef Hastalığı Bulaşıcı Mıdır?
Sedef hastalığı bulaşıcı bir hastalık değildir fakat genetik olarak nesilden nesile aktarılabilen bir hastalıktır. Dolayısıyla anne ve babası hasta olan bir çocuğunda sedef hastalığı olma olasılığı ve olmama olasılığı eşit oranda olmaktadır.

Sedef Hastalığına Ne İyi Gelir? Sedef Hastalığı Nasıl Geçer?

Tıbbi Tedavi Yöntemleri
Sedef hastalığı kronik bir cilt hastalığıdır ve zamanla kötüye giden bir durum izleyebilmektedir. Tedavide kullanılan her yöntem uzun süreç gerektiren yöntemlerdir. Tedavi sırasındaki rejim kişinin yaşına, cinsiyetine, işine, kişisel motivasyonuna ve başka hastalığının olup olmamasına bağlı olarak değişmektedir. Kişinin cildindeki plaklar dışında kişinin hastalığa karşı gösterdiği bağışıklık da önemli olan başka bir konu olmaktadır. Kişinin talepleri ve hastalığın izlenim çizelgesi etrafında bir tedavi tablosu oluşturulmaktadır.  Sedef hastalığının tedavisinde kullanılan birçok yöntem bulunmaktadır. Uygulanan rejimin boyutu ve şekli ise düşünüldüğü kadar karışık değildir.

Üç çeşit tedavi yöntemi bulunmaktadır ve bu tedavi yöntemleri tek başına yada birlikte uygulanabilmektedir.

İlaçla Tedavi: İlaçla tedavi , tedavi yöntemlerinde ilk başvurulan bir yöntemdir.Kortikosteroid tedavisi ise ilaçla tedavide ana tedavi olarak bilinmektedir.D vitamini ve türevleri, katran, antranil ve retinoid kullanılan kortikosteroitlerdendir.  Kortikkosteroid yöntemi tüm hastalarda uygulanamayabilir çünkü her ilacın az yada çok yan etkisi bulunmaktadır. Genellikle birkaç ilaç birlikte kullanılır ve tedavi yöntemi olarak daha iyi olduğu ön görülmektedir. Örneğin, ketolizler genellikle ilaçlar hazırlanırken kullanılmaktadır.

Işın tedavisi( Fototerapi): Ultraviyole ışınları ciltteki iltihabı azaltmak için kullanılabilmektedir.  Çoğunlukla, hastalar tedaviye cevap vermektedirler. Sedef hastalığının oldukça yayılmış olduğu hastalarda , ilaçla tedaviden daha çok tercih edilen bir yöntem olarak bilinmektedir.

Uygun olan kolaylaştırıcılar iki formu olan ışın tedavisinde gereklidir. Kullanılan ışık makineleri ise günlük hayatta kullanılan makinelerden oldukça farklı olmaktadır. Kullanım esnasında  UV ışınlarının mutasyona ve kansere yol açabileceğini düşünülerek hareket edilmesi gerekmektedir.

Sistematik İlaç Tedavisi: Genellikle ilaçla ve ışıkla tedavi sürecinin başarılı olamadığı zamanlarda kullanılan bir yöntemdir. Pustular sedef hastalığında tedavinin başlangıcından itibaren, retnoidler kullanılmaktadırlar. Daha sonra ise PUVA yöntemi de tedaviye dâhil olabilmektedir. Sistematik tedavi genellikle fizyolojik, psikolojik ve ekonomik sorunları olan hastalarda kullanılabilen bir tedavi yöntemidir.

 Sedef Hastalığına İbrahim Saraçoğlu Önerileri
Saraçoğlu üç tane bitkisel yöntemin üstünde durmuştur fakat bütün bu uygulamaların doktor kontrolünde olması gereklidir.

Siyah Kuru Üzüm Kürü: Siyah kuru üzüm sedef hastalığında oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır ve bulunan plak ve kaşıntıların en aza indirgenmesini sağlamaktadır.

Öncelikle bir havanın içine 20 adet kuru üzüm konulur ve dövülür. Daha sonra ise sabah ve akşam olmak üzere , iki öğünde bu karışım yenmelidir. Fakat, diyabet hastası olan kişilerde bu uygulama doktora sorulmadan yapılmamalıdır.

Çörek Otu Kürü: Çörek otu kürü genellikle kaşıntı, kızarıklık ve kırmızı alanları azaltmak için kullanılmaktadır. 1 yemek kaşığı yoğurt ve 4 kaşığı çörek otunun karıştırılması daha sonra da günde iki kere yenilmesi önerilmektedir.

Lavanta Çayı Kürü: Sedef hastalığında oluşan lezyonların azalması için kullanılmaktadır.  Demleme lavanta çayını hazırlamak için 1 tatlı kaşığı lavantayı 1 bardak kaynak suda yaklaşık olarak 10 dakika bekletmek gerekmektedir. Yatmaya yakın işe çayın içilmesi önerilmektedir. Karabaş otu da lavantaya ek olarak kullanılabilen bir ottur.

Yorum yapın