Saçkıran Belirtileri

Ahmet

Saçkıran isminden de anlaşılacağı gibi saçların enfeksiyon kapması durumudur ve tedavi şekli saç mantarında uygulanan yöntemleriyle benzerlik göstermektedir. Saçların tıraş edilmesi sırasında sıcak kompres yapılması önerilmektedir çünkü kabukların ve döküntülerin uzaklaştırılması gereklidir. Genellikle saç hastalıklarında mantar tedavisine benzer bir tedavi uygulanmaktadır fakat saçkıran ağızdan da anti mantar tedavisi gerektirmektedir. Tedavi yöntemlerinde genellikle Griseofulvin kullanılmaktadır. Yeni anti mantar ilaçları özellikle terbinafine yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Saçkıranın da diğer hastalıklarda olduğu gibi birçok çeşidi bulunmaktadır. Genellikle saçlarda dökülmeye sebep olan bu hastalık bazı durumlarda vücudun tamamını da etkilemektedir. Bağışıklık sisteminin etkilerinin fizyolojik  olarak ortaya çıkmasıyla oluşan bir hastalık çeşididir. Saçkıran hastalığı bir otoimmun hastalığıdır ve vücudun bağışıklık sisteminin yetersiz gelmesi durumunda oluşabilecek bir hastalık çeşididir. Vücut kendini yeteri kadar savunamaz ve dış etkilere karşı güçsüz durumda kalır. Bunun sonucunda ise saçkıran dahil olmak üzere birçok hastalık meydana gelmektedir.

İki cinsiyette de görülme yüzdeliği aynı olmaktadır ve genellikle çocuklarda görülen ve sonrasında da devam eden bir hastalıktır. Yüzdeki tüm kılların dökülmesine kadar ciddi fizyolojik etkileri bulunmaktadır. Genetik olarak aktarıldığı düşünülmektedir ve kişiden kişiye fizyolojik herhangi bir yolla bulaşıcılık taşımamaktadır.

Saçkırana neden olan bağışıklık sistemi bozukluğu tam olarak bilinmemektedir  ve genellikle besin yada genlerden kaynaklı olan bir durum olduğunu düşünülmüştür.

Ayrıca dökülen saçların yeniden çıkıp çıkmayacağı konusu da tartışılmaktadır çünkü bu durum da kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Hastalara göre yapılan analizlerde , bazı hastalarda saçların eski uzunluğuna kadar geldiği de kaydedilmiştir. Fakat buna karşın  bazı kişilerde saçların eski haline dönemediği de kaydedilmiştir.

Saçkıran Nedenleri
Saçkıran nedenleri tam olarak bilinmeyen bir hastalık çeşididir ve genellikle psikolojik nedenlerden oluştuğu düşünülen bir hastalıktır. Ayrıca aile de saçkıran hastalığının daha önce görülüp görülmemesi de saçkıranın görülmesinde önemli bir etmendir. Genetik olarak hastalık taşıyan kişilerin saçkıran hastalığına yakalanma ihtimalleri daha büyüktür.

Tiroit ve kansızlık problemleri olan kişilerde saçkıran hastalığının görülme olasılığı da oldukça yüksektir. Direkt olarak etkilemeyen nedenlerdir fakat saçkıran hastalığının yayılmasına neden olmaktadırlar. Tedavi süreci ise genellikle maksimum bir yıl sürmektedir. Mantar hastalığı belirtilerinden olan tırnak fizyolojisinin değişmesi de görülen belirtilerdendir.

Saçkıran Belirtileri
Genellikle belirtisi olmadan kısa bir süreçte meydana gelen bir hastalıktır. Sadece hastalığın ilk aşamalarında küçük çaplı olarak meydana gelen bir hastalıktır. Dökülmenin etkisiyle kaşıntılar meydana gelebilmektedir. Genellikle hastalık meydana geldikten sonra anlaşılan bir hastalıktır. Ayrıca kuaförlerin daha iyi fark edebileceği bir durumdur.

Saçkıran Başlangıcı
Saçkıran hastalığının ilk basamaklarında bölgesel olarak bir dökülme söz konusudur ve zamanla yayılarak kaş ve sakal dökülmesine de yol açan bir hastalık olmaktadır. Bölgesel dökülmeden sonra kaşıntıların devam etmesi ve vücuttaki neredeyse bütün kılların dökülmesiyle devam eden bir süreci kapsamaktadır.

Saçkıran Bulaşıcı Mıdır?
Saçkıran hastalığı bulaşıcı bir hastalık değildir, kişiden kişiye herhangi bir yolla geçme ihtimali bulunmamaktadır. Fakat genetik olarak aktarılabilen bir hastalıktır ve kişinin ailesinde saçkıran olması diğer kişiler için de risk faktörü oluşturmaktadır.

Saçkıran İçin Sarımsak Tedavisi
Saçkıran hastalık yapan bir mantar çeşidinin meydana getirdiği hastalıktır ve psikolojik kaynaklı olarak oluşabilen saçkıran hastalığı da bulunmaktadır.  Aşağıda verilen sarımsak tedavisi mantarın sebebiyet verdiği saçkıran hastalığı içindir;

  1. Gereken Malzemeler
  2. 3 diş sarımsak
  3. Bir tutam tuz
  4. Yaklaşık olarak 2 damla alkol
  5. Yapılışı

Öncellikle sarımsağı ve tuzu birbirinle harmanlayınız. Daha sonra üzerine alkolü ekleyiniz . Saç bölgesinin temiz olması açısından o bölgeyi havluyla temizleyiniz. Oluşan kürü başınıza uygulayınız. Verilen bu uygulamayı 7 gün yaptıktan sonra çok yüksek ihtimalle sonuç alınacaktır.

 İbrahim Saraçoğlu Saçkıran Tedavisi
Fındık ve ceviz içi marketler yada aktarlardan kolaylıkla alınabilen kuruyemiş çeşitleridir ve saçkıran tedavisinde oldukça etkili olmaktadırlar. İkisinden birini yaklaşık 90 dakika suyun içinde kaynatınız ve bu karışımı soğumaya bırakınız. Daha sonra elde edilen bu karışımı saçkıran olan bölgeye uygulayınız. 1 saat bekleyiniz. Bu karışım 5 hafta boyunca , her hafta bir kere olacak şekilde uygulanmalıdır.

Diğer bilinene basit yöntem ise boya yada doğal saça uygulanan açıcı solüsyonlardır (hidrojen peroksit).Bu açıcıların uzman kişiler tarafından %3 lük olarak kullanılması gereklidir çünkü başka derişimlerde cilde zarar veren bir madde olabilmektedir. Bu kürü kulak çöpü kullanarak her gün üç kere uygulamanız gereklidir. Bu kür 3 gün uygulanmalıdır ve ardından susam yağı içeren bir kür uygulanmaktadır. Bu kür için 4 damla sarımsak yağı ve 1 tatlı kaşığı susam yağı karıştırılmalıdır. Daha sonra ise saçkıran olan bölgeye uygulanmalıdır.

Saçkıran Tedavisi
Nedeni henüz tespit edilmemiş bir hastalık olan saçkıran tedavisinde hem bitkisel hem de medikal tedavi uygulanabilmektedir. Yeni yapılan araştırmalara ve deneylere dayanarak SABRE saçkıran tedavisinde yaygın olarak kullanılan bir madde olmaktadır. Ayrıca sarımsak, minoxidil, procapil ve kortizon tedavisi de kullanılmaktadır.

Sarımsak tedavisini ele almıştık. Diğer bir tedavi yöntemi ise kortizonlu krem kullanılmasıdır ve direkt olarak saç köküne uygulanılan bir tedavidir. Minoxil %5 solüsyon da kullanılan diğer bir tedavi yoludur ve kan dolaşımının hızlandırılması saplanmaktadır. Her 10 hastadan 6sında başarı görülen bir yöntemdir.

Saçkıran için olan şampuanların kullanılması yaygındır fakat doktorlar tarafından önerilmemektedir.

Tedaviler genellikle bir yıl içinde tamamen yanıt vermektedir fakat ilk üç aydan sonra gözle görülür etkileri oluşmaktadır. Dolayısıyla tedavinin devamı ve uygulamaların aksatmadan, doktor kontrolünde yapılması önerilmektedir.

Hastaların tedaviye cevap verme olasılıkları değişkenlik göstermektedir; bu durum fizyolojik ya da biyolojik nedenlerden kaynaklanmaktadır.

Yorum yapın